TÜRKÇE’NİN KOMŞULARINA VERDİĞİ BESLENME KÜLTÜRÜ İLE İLGİLİ KELİMELER
Prof. Dr. Günay KARAAĞAÇ
Coğrafya, uzun devirler boyunca, insanların beslenme ve giyinme gibi alt kültürlerinden sanat ve din gibi üst kültürlerine kadar belirleyici olmuştur. İnsanların yaşayış tarzlarının, kendi yapıp etmelerinden çok, büyük ölçüde coğrafya şartlarına bağlı olduğu bu devirlerde, her enlem dairesi, her deniz veya nehir kıyısı, kısacası her yüzey şekli, üzerinde yaşayanlara kendi şartlarını sunmuş, onları bu şartlarda yaşamaya, bu şartlarda yaşayabilmeleri için gerekli davranışları göstermeye ve bu davranışları gösteremeyenleri ise göç etmeye zorlamıştır. Coğrafya, insanların beslenmelerini ve giyinmelerini belirleyen temel unsur olmaya bugün de devam etmektedir.
Üzerinde yaşayanlara balıkçı, avcı ve toplayıcı bir hayat tarzı sunan Avrasya kıtasının kuzeydeki ormanlık bölgesi, güneye doğru geçici bir çalılık kuşağıyla devam eder. Buradan daha güneyde ise, açık ve otlu bozkırlar, Macaristan’dan Moğolistan’a ve Çin seddine kadar uzanır. Bu bozkır kuşağı, üzerinde yaşayanları, konar-göçer bir hayat tarzına zorlamış, böylece de bu kuşak insanlarının giyim kuşamları kadar beslenmeleri de, büyük ölçüde hayvan ürünlerine dayalı olmuştur.
Tarihin bildiği kadarıyla, Türk kavimleri, sadece bozkır kuşağının tek hakimi olmakla kalmamışlar, aynı zamanda, Çin, Kuzey Hindistan ve Ortadoğu’yu içine alan tarım kuşağını da yurt edinmişlerdir. Dolayısıyla, Türk kavimlerinin tarih öncesinin karanlık devirlerinden beri bozkırın güneyindeki tarım kuşağında da yaşadıkları bir gerçektir. Bunu, elimizdeki dil verileri de açıkça ortaya koymaktadır. Deri ve yün gibi bozkır kuşağı giyim kuşamının ham maddeleri yanında, başta bez ve pamuk gibi tarım kuşağı giyinme kültürünün ham maddeleri ile bunlardan yapılan birçok elbise adı, komşu dillerin birçoğuna Türkçeden alınmıştır.
Yiyecekler konusundaki durum da, bozkır kuşağının güneyinin ve buradaki hayat tarzının Türklere hiç de yabancı olmadığını göstermektedir. Türkçe, komşularına, beslenme kültürüyle ilgili yüzlerce kelime vermiştir. Bu kelimeler arasında, bozkır hayat tarzının başlıca beslenme kaynağını oluşturan et ve süt ürünleriyle ilgili yiyecekler kadar, tarım kuşağının beslenme kaynağını oluşturan bitki ve tahıl ürünü yiyecek adları da yer almaktadır. Türklerin beslenme konusunda komşularına öğrettiklerini bir liste hâline getirdiğimizde ve böyle bir listeyi incelediğimizde, bu durumu açıkça görebiliriz.
Türkçe'nin, komşularına, bir yandan tarım ve tahıla dayalı yiyecek, bir yandan da pamuk ve beze dayalı giyecek adlarını ve dolayısıyla bilgilerini sunmuş olması, bozkır kuşağı kadar tarım kuşağının da Türklerin yerleşim bölgesi olduğunu göstermektedir.
Farsça, Arapça, Rusça, Romence, Bulgarca, Sırp-Hırvatça, Arnavutça, Yunanca ve Macarca’ya geçmiş Türkçe kelimeler ile ilgili sözlük ve makaleleri tarayarak elde ettiğimiz, Türkçenin komşularına verdiği beslenme kültürüyle ilgili kelimeler listesinin, her şeyden önce kabarıklığı ilgi çekicidir. Listemizde 790 kelime yer almaktadır. Komşu dillerden Farsça'ya 258, Arapça'ya 179, Rusça'ya 300, Romence'ye 193, Sırp-Hırvatça'ya 347, Bulgarca'ya 185, Arnavutça'ya 188, Yunanca'ya 141, Macarca'ya 176 tane beslenme kültürüyle ilgili Türkçe kelime verildiğini görüyoruz. İleride yapılacak çalışmaların bu sayıları daha da arttıracağı muhakkaktır. Bulgar, Arap, Arnavut ve Yunan dillerine geçen beslenme kültürüyle ilgili kelimelerin sayıca azlığının sebebi, bu konuların az çalışılmış olmasıdır.
Türkçe kadar Çince, Arapça, Farsça ve artık yaşamayan Soğdca ve Toharca gibi eski komşu dillerle ilgili etimoloji çalışmalarının seviyesi bellidir. Bu çaresizliğe rağmen, bu listenin kelimelerini, bilgilerimizin seviyesi içinde değerlendirdiğimizde, bunlardan 68 tanesinin Farsça, 60 tanesinin Arapça, 35 tanesinin Moğolca, 59 tanesinin de çeşitli Hint-Avrupa dillerinden, geriye kalan 568 kelimenin ise Türkçe olduğunu görürüz. Kısacası, Türkçe, 568’i kendi yaratması olan bilgi ve kelimeyi komşularına verirken, 222 kelime ve bilginin taşınmasında aracılık etmiştir. Diller arasındaki alıntılarda, kaynak dilin değil, bilgiyi ve kelimeyi taşıyan dilin muhatap alındığı ise herkesin malûmudur.
Listede, Farsça, Rusça, Macarca ve Arapçaya verilen kelimelerdeki Türkçe kaynaklılık oranının, Balkan dillerine verilen kelimelerdeki Türkçe kaynaklılık oranından daha yüksek olduğu görülmektedir. Tabiî ki bunun da sebebi, bu kelimelerin, Balkanlara, Osmanlı İmparatorluğu devrinde taşınmış olmalarıdır.